Evde bağımsızlığımı ilan ederken. Oylarınızı bekliyorum.
Efendim, trans deneyimle ilgili fikirlerimi, yaşadıklarımı paylaşayım
diye bu yazı dizisine başladım. Araya darbe girince, düşüncelerim biraz
dağıldı tabii. Ortalık biraz sakinleştiğine göre devam edebilirim. İlk
yazımda belirttiğim gibi tüm translar adına yazabileceğimi
zannetmiyorum, benim deneyimim birçok farklı translık deneyimden sadece
bir tanesi.
Kimlik sabit kalan bir olgu değil gibi geliyor bana.
İnsanın içinde bulunduğu konuma, görüşlerine bağlı sürekli bir evrim
içerisinde. Trans insanlar cinsiyet normlarına uymadıkları için, küçük
yaştan başlayarak sürekli ben neyim, kendimi nasıl görüyorum diye
kendilerine sormayı alışkanlık haline getirebiliyorlar. Ve bu sorgulama
hali anlatacağım sebepten ötürü oldukça yararlı bir şey gibi.
Ben kendimi nasıl görüyorum? Translığı benimsemiş bir
durumum var. Şu aralar favori özelliklerimden diyebilirim, çünkü başka
ilginç özelliğim yokmuş gibi duruyor. Ama son bir yıldır kendimi
trans erkek olarak tanımlarken, kendi dediğime çok inanmıyorum. Kendimi
sırf trans olarak nitelendirmeyi yeğliyorken, hadi biraz açıklayıcı
olayım deyip "trans maskülen" olduğumu söyleyebilirim. Ama maskülenlik
de son zamanlarda pek bir şey ifade etmemeye başladı. Anlayacağınız,
ikili cinsiyet sistemiyle bağlarımı koparıp, özerkliğimi ilan etiğim bir
dönemdeyim.
Peki, 16 yaşıma kadar kız çocuğu olarak büyütülüp, o
zamandan 22 yaşıma kadar erkek olarak sosyalleştikten sonra, nasıl
cinsiyete tövbe ettim? Geçen yıl fark ettim ki, trans bir insan olarak
bana kadınlığın dayatılmasından sonra erkek konumuna geçiş yapmak çok da
özgürleştirici bir şey değilmiş. Bir kalıplaşmış davranış sisteminden
ötekisine geçiş yapmış oluyorsunuz aslında. Ve ben ne kendimi ne de
diğer insanları, cinsiyetle bağdaştığına inandığımız, ama özünde sadece
ön yargı olan değerlere göre algılamak istemiyorum. İnsan gereksiz yere
geriliyor vallahi. Kendini sınırlıyor, diğer insanları "karşı cinsten"
diyerek farklı varlıklarmış gibi görüyorsun. Ama değil ayol, ben aynı
insanları hemcinsim olarak gördüğüm zamanları da hatırlıyorum, niye
şimdi "karşı cins" olsunlar?
Sonuç olarak şu an için testosteron etkisi altındaki
vücudunda rahat, kendini her hangi bir cinsiyet kimliğine ait hissetmeyen
bir insanım. Kafam da çok rahat vallahi. Şu an bunu ifade edebilecek lükse sahibim, ama merak
ediyorum, acaba 16 yaşımda açıldığımda ve üniversite hastanesine
testosteron kullanmak için başvurduğumda da kendimi bu şekilde ifade
ediyor olsaydım, tıbbi ihtiyaçlarımın karşılanması sekteye uğrar mıydım
diye. Çoğu zaman trans insanlar ihtiyaçlarının tanınabilmesi için
cinsiyet stereotiplerini sergilemek zorunda bırakılıyorlar. İşin içinde
bir ehlileştirme çabası da var tabi. Bir cinsiyete uymuyorsan, diğerine
uy bari de, çok problem çıkartma diye.
İşte sevgili okur, benimki de bu çeşit translık. Buradan
eşe, dosta sesleniyorum, benden öyle saçma sapan erkeklik gösterileri
beklemeyin, hiç işim olmaz. Ama gıybete her zaman varım, son yıllarda da
jinekolojik dertlerin anlatıldığı muhabbetlere ayrı bir ilgi
geliştirdim, ona da her türlü dahilim. Hadi sağlıcakla!
Ilgaz